
Kadın vücudu gebeliğe uyum sağlamak için pek çok değişiklik geçirir. Çünkü anne adayı; bedeninde ikinci bir canlıyı taşıyacak, onun mekanik varlığına, her türlü besin ve oksijen gereksinimlerini karşılamaya ve ona ait atıkların yok edilmesine adapte olacak, bir yandan da vücudu doğum ve doğum sonrası için hazırlıklarını yapacaktır. Gebeliğe adaptasyon olayının başarısı, annenin yaşı, etnik yapısı ve genetik faktörlerden önemli ölçüde etkilenir.
Gebelik süresince anne adayının vücudunda, yeni bir canlıya ev sahipliği etmesine yardımcı olacak çok sayıda değişim izlenir. İlginç olarak bu değişimlerin çoğunu başlatan tetikleyici faktör, bebeğin kendisinin salgıladığı uyarıcı maddelerdir. Anne adayının vücudundaki bu değişimlerin çoğu döllenmeden çok kısa bir süre sonra başlar, tüm gebelik süresince devam eder ve bebek doğunca sona erer. Anne vücudunun tam olarak gebelik öncesi fonksiyonlarına dönmesi doğum sonrası 6. haftayı bulur ve bu süreç, halk arasında “kırkı çıkmak” olarak adlandırılan lohusalık dönemine tekabül eder. Gebelik süresince anne adayın vücudunda meydana gelebilecek değişimler, çok iyi bilinmelidir. Çünkü bu değişiklikler bazı hastalıkları taklit ederek, yanlış tanıya sebep olabilir. Örneğin gebelikte kalbin pompaladığı kan miktarı ve kalp hızı artar. Bu durum tiroit bezinin aşırı çalıştığı hastalıkları taklit eder ama aslında gebelikte normal bir durumdur. Aynı zamanda gebelik sürecindeki doğal değişimler, kadının normalde fark etmediği altta yatan bir hastalığı ortaya çıkarabilir veya kötüleştirebilir. Mesela anne adayında o zamana kadar hiçbir belirti vermemiş bir kalp hastalığı varlığında, gebeliğe uyum sürecinde kalbin iş yükü doğal olarak aratacağı için anne adayının kalbi zorlanabilir hatta gebelik anne adayını kalp yetmezliğine sokabilir. Yine gebeliğe uyum sürecinde anne adayının kan laboratuar değerleri gebeliğe özgü farklılıklar gösterir. Herhangi bir sebeple yapılan kan testlerinde normal değerler gebeliğe göre ayarlanmadığı için, anormal izlenimi verebilir ve bu anne adayını endişelendirebilir. Örneğin, gebelikte kanın sıvı kısmı miktar olarak artar ve kan hücrelerini oluşturan kısım göreceli olarak küçük kaldığı için kansızlık olarak laboratuar değerlerine yansır. Hâlbuki bu kansızlık değil, doğal bir gebeliğe uyum sürecidir.
Sistemlere Ait Değişiklikler
– Üreme Sistemi: Rahmin kapasitesi 4000 kat, ağrılığı 20 kat büyür.
– Boşaltım Sistemi: Böbrekler 1 cm büyür ayrıca vücut, üriner sistem enfeksiyonlarına açık hale gelir.
– Solunum Sistemi: Göğüs kafesinin şekli ve diyaframın pozisyonu değişir. Oksijen harcaması artar, akciğer kapasitesi azalır.
– Dolaşım Sistemi: Kan hacmi büyük oranda artar. Kan hücrelerindeki göreceli azalma, fizyolojik kansızlığa yol açar. Bacaklarda varis oluşumu gözlenebilir.
– Kas-İskelet Sistemi: Karın kasları ve eklem bağları gevşer. Ağrılık taşıyan eklemlerde yaralanma riski artar.
– Endokrin Sistem: Birçok hormon ve enzim seviyesinde değişiklikler meydana gelir. Değişim gösteren en önemli hormonlar, hCG, hPL, Östrojen, Progesteron ve Relaxin’dir.
Kalp ve damar sisteminde meydana gelen temel fizyolojik değişiklikler
Böbreklerde ve idrar yollarında meydana gelen temel değişiklikler
Akciğerlerde meydana gelen değişiklikler
Memelerdeki değişiklikler:
– Ağrı hassasiyet
– Özellikle 2. aydan itibaren memelerde büyüme başlar
– Meme başı büyür ve koyu pigmente hal alır
– Areola genişler ve koyulaşır